Jessie J: İngiltere’nin Lady Gaga’sı
Jessie J’in içi ayrı bir alem, dışı ayrı. Tıpkı ekler pasta gibi. Dışı çıtır, içindeysebüyük hitlere imzasını atmış bir şarkı yazarı var.
Jessie J’in İngiltere’de bir numara olan,YouTube’da 73 milyon kez izlenen şarkısı ‘Price Tag’i biliyorsun değil mi? İşte birden ortaya çıkıp tek şarkı ile ünlü oldu sandığın o kız, aslında deneyimli bir şarkı yazarı. Henüz sadece 22 yaşında olmasına rağmen birçok şarkı yazmış, hatta yazdığı şarkıları Justin Timberlake’e, Alicia Keys’e, Chris Brown’a, Christina Aguilera’ya vermişliği var. Şimdi en büyük şok geliyor, Miley’in dev hiti ‘Party in the USA’in sözlerini yazan da Jessie J. Yani Britney boşuna “Bana şarkı yaz” diye telefon etmiyor,BBC 2011’in en iyi şarkıcısı seçmiyor.
İngiltere’nin en iyi müzik okulu BRIT School’dan mezun, hem de Adele’in sınıf arkadaşı olan Jessie, aslında Rihanna için yazdığı ilk single’ı "Do it Like a Dude" Kasım 2010’da çıkardı ama Bruno Mars’ın Jüpiter büyüklüğündeki hiti ‘Grenade’ ile aynı dönemde listelere girdiği için İngiltere’de ancak iki numaraya kadar çıkabildi. Sonrasını zaten biliyorsun, ikinci single ‘Price Tag’in önünde kimse duramadı ve şarkı platin plak kazandı. Jessie J, şimdilerde kendisine “Dünyanın en iyi şarkıcısı” diyen Justin Timberlake’in yeni albümü için şarkılar yazıyor.
Jessie’yi, Lily Allen, Katy Perry gibi genç divaların yanında dosyalamak uygun olur. Buna bir de sanat okulu mezunu/ sokak kızı b-girl kombini tarzını ekleyince, bir sonraki Nicki Minaj ya da İngiliz Lady Gaga karşımızda gibi.
Jessie J’in içi ayrı bir alem, dışı ayrı. Tıpkı ekler pasta gibi. Dışı çıtır, içindeysebüyük hitlere imzasını atmış bir şarkı yazarı var.Jessie J’in İngiltere’de bir numara olan,YouTube’da 73 milyon kez izlenen şarkısı ‘Price Tag’i biliyorsun değil mi? İşte birden ortaya çıkıp tek şarkı ile ünlü oldu sandığın o kız, aslında deneyimli bir şarkı yazarı. Henüz sadece 22 yaşında olmasına rağmen birçok şarkı yazmış, hatta yazdığı şarkıları Justin Timberlake’e, Alicia Keys’e, Chris Brown’a, Christina Aguilera’ya vermişliği var. Şimdi en büyük şok geliyor, Miley’in dev hiti ‘Party in the USA’in sözlerini yazan da Jessie J. Yani Britney boşuna “Bana şarkı yaz” diye telefon etmiyor,BBC 2011’in en iyi şarkıcısı seçmiyor.
İngiltere’nin en iyi müzik okulu BRIT School’dan mezun, hem de Adele’in sınıf arkadaşı olan Jessie, aslında Rihanna için yazdığı ilk single’ı "Do it Like a Dude" Kasım 2010’da çıkardı ama Bruno Mars’ın Jüpiter büyüklüğündeki hiti ‘Grenade’ ile aynı dönemde listelere girdiği için İngiltere’de ancak iki numaraya kadar çıkabildi. Sonrasını zaten biliyorsun, ikinci single ‘Price Tag’in önünde kimse duramadı ve şarkı platin plak kazandı. Jessie J, şimdilerde kendisine “Dünyanın en iyi şarkıcısı” diyen Justin Timberlake’in yeni albümü için şarkılar yazıyor.Jessie’yi, Lily Allen, Katy Perry gibi genç divaların yanında dosyalamak uygun olur. Buna bir de sanat okulu mezunu/ sokak kızı b-girl kombini tarzını ekleyince, bir sonraki Nicki Minaj ya da İngiliz Lady Gaga karşımızda gibi.
Foo Fighters: Kükremeye devam
Foo Fighters’ın yeni albümünün açılış şarkısı ‘Bridges Burning’, “Bunlar benim son sözlerim...” diyerek başlıyor. Allah gecinden versin Dave, böyle nefis albümler yapmaya devam edeceksen tahtaya vur lütfen.
Kurt Cobain’in ölümünün üzerinden on yedi, Foo Fighters’ın son albümü üzerinden dört yıl geçmişken eski Nirvana davulcusu Dave Grohl, bu albümde de pop'a mavi boncuk dağıtan leziz punk rock şarkıları yapmaya devam ediyor ve bazı şarkılar hiç olmadığı kadar iyi!
Foo Fighters’ın 11 Nisan’da çıkan yeni albümü “Wasting Light”ın ilk dinleyişte öne çıkan özelliği daha sert, daha “grunge zamanlarının sonları” esanslı olması. Bunda, Nirvana ve Garbage’ın efsane prodüktörü Butch Vig ile çalışmış ve albümü Dave Grohl’un evinde analog olarak kaydetmiş olmalarının payı olmalı. Demek ki iyi albüm yapmanın sırrı, banyodan çıkıp beline havlu sarılı halde şarkı kaydedebilme lüksüymüş.
Üç gitarlı sound’ları (grubun konser gitaristi Pat Smear, artık resmen bir Foo Fighters üyesi) ölüyü mezardan çıkaracak kadar kuvvetli, mesela ‘White Limo’. ‘White Limo’, en ciddi heavy metalcinin bile kafa sallama fırsatını kaçırmak istemeyeceği cinsten bir metal şarkısı ve Wasting Light”ın ne kadar sürprizli bir albüm olduğunun ufak bir kanıtı. Daha fazlasını mı istedin? Nirvana basçısı Krist Novoselic’in konuk olduğu güzelim ballad ‘I Should Have Known’ hem sürprizlerin hem de Dave Grohl’un samimiyetle kalbini dinleyiciye açtığının kanıtı. “Bridges Burning’ ise son yıllardaki açılış şarkıları arasında açık ara birinci.
Dave, albümü kapatan ‘Walk’ta “Ölmek istemiyorum, asla ölmek istemiyorum” diyor. Allah gecinden versin demiş miydik Dave? Uzun yıllar daha kükremeye devam edeceksin gibi görünüyor.
Çılgın Fanlar
Hepimizin hayranı olduğu en az bir müzik grubu veya müzisyen vardır. “Fazlası zarar, azı karar” durumu bu hayranlık için de geçerli; söz konusu çılgın müzik hayranları olunca sevginin de fazlası zaman zaman sorunlara yol açabiliyor.
Hayranı olduğunuz sanatçıyı daha fazla sevemeyeceğinizi mi düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz çünkü ünlü müzisyenler kendilerine hastalık derecesinde bağlı fanlarından oldukça şikayetçi. Fanatizmin hedefi bir futbol takımı olmadığında da sonucun sağlıklı olmadığı belli; hangi aklı başında insan hayranı olduğu sanatçının üzerine doğru koşturup onu ezilme riskine atar ki? Bu tehlikeyi yaşayanlardan biri de Slash; sahneye ulaşıp kontrolden çıkan hayranının elinden ancak güvenlik görevlileri sayesinde kurtulmuş. Bu kazadan sağ salim çıkan Slash’in gitarının o kadar talihli olmayıp mahvolduğunu üzülerek ekleriz.
Fanların kendilerini kaybetmeleri için en büyük tetikleyicilerden biri konser ortamları. Sahne görünce kendini kaybeden bu insanlar sevdikleri müzisyenin yanına ulaşmak için her şeyi yapmaya hazırlar. “Sahneye çıkıp danseden kız” hepimizin alıştığı görüntüdür, hele fanımız sanatçıyla beraber dansediyorsa o anın hiç bitmemesini diler. Ama her güzel şeyin bir sonu vardır, kendisi sahneden inmezse güvenlik tarafından indirilmek zorunda kalacaktır; Michael Jackson’ı şaşırtan bir durumda olduğu gibi buna yerlerde tepinip ağlayarak tepki veren hayranlar olabilir.
Konser dinlemeye gelen herkesin hayran olup olmadığını anlamanın bir yolu sahneye atılan şeyleri takip etmek. Sahneye çiçek atılması tipik bir görüntü olsa da ne yazık sanatçıların üzerine yüksek hızla gelen tek şey çiçekler olmuyor. Babyshambles solisti Pete Doherty her ne kadar sonradan inkâr etse de izleyenler bir Rusya konserinde kafasına çörek atıldığını ve Doherty’nin yere düşenleri alıp yediğini gördüklerini söylüyorlar. Yeni yetme star Justin Bieber’ın sahnede kafasına gelen su şisesi bu işin tehlikeli boyutlara gelebileceğini gösteriyor. Justin’in verdiği olgun tepki ise saldırganın aksine takdir edilesi.
Bieber günümüz yıldızları arasında fanları açısından belki de en büyük riskin altında. Kendisinin ve fanlarının yaşından kaynaklanan hormonal hezeyan gibi bir kulp bulabileceğimiz sebeplerden ötürü genç şarkıcı çeşitli tehlikeler atlatmış. Hayranlarından bir Segway’le kaçmaya çalışırken ezilme tehlikesi geçiren genç şarkıcının annesi de bir havaalanı karşılaması sırasında yere devrilip ezilme tehlikesi yaşamış. Avusturalya’da Bieber’in vereceği ücretsiz bir konser fanların birbirini ezmeye başlaması yüzünden iptal edilmek zorunda kalmış. Demek ki şan şöhret adeta bir süper kahraman gibi insanın kendisini ve etrafındakileri riske atması anlamına gelebiyor; “büyük ün büyük sorumluluk getirir”.
Tabii her sanatçı hayranlarına iyi davranacak diye bir durum söz konusu değil. “I Know You Want Me” parçasıyla tanıdığımız rapçi Pitbull, sahneye para saçan hayranına yumrukla karşılık vermiş. Bir diğer hayran döven şarkıcı ise şaşırtmayan bir isim: Amy Winehouse hayranlarının konser sırasında kendisini tutmaya çalışmasına bir sağ kroşeyle tepki göstermiş.
Hayranlar sevdikleri sanatçı adına en saçma şeylere bile para akıtma eğilimine sahip olabiliyorlar. John Lennon’un kullandığı bir klozet 2010 Ağustos’unda açık arttırmayla 14.740$’a sahibini bulmuş. Daha önceden de Lennon’un tasarladığı bir dolap iskeleti yaklaşık 43.000$’a satılmıştı. Fanların bu cömertliğini iyi bir amaç için kullanan sanatçılar da var; American Idol yıldızı Adam Lambert fanların bu müsrifliğini fark etmiş ve fan grupları arasında eğitim için bir bağış yarışması başlatmış. Topladıkları paralarla birinci sıraya oturmak için birbirleriyle rekabete giren gruplar sayesinde şu ana kadar 300.000$’ın üstünde bağış toplanmış.
Hayran olunanın ünü ne kadar büyük olursa fanların çılgınlığı da o kadar büyüyor gibi. Tartışmasız bu konudaki en talihsiz olay John Lennon’un hasta bir fanı tarafından öldürülmesi. Fanların bu tehlikeli mizacı filmlere de konu olmuş durumda. Kuşkusuz bu konuda ilk akla gelen örnek Kevin Costner ve Whitney Houston’lı “Bodyguard” filmi. Sapık bir hayranı tarafından tehdit edilen bir şarkıcıyı konu alan hikâye hayal ürünü olmasına rağmen aslında gerçekten o kadar da uzak değil. Tıpta tehlikeli raddelere gelebilecek benzer durumlar için bir ruhsal bozukluk tanımı bile var; "Ünlü Tapınma Sendromu" olarak adlandırılan bu hastalık uç noktalarda hem hayran olana hem hayran olunana zarar verecek düzeylere geliyor.
Foo Fighters’ın yeni albümünün açılış şarkısı ‘Bridges Burning’, “Bunlar benim son sözlerim...” diyerek başlıyor. Allah gecinden versin Dave, böyle nefis albümler yapmaya devam edeceksen tahtaya vur lütfen.Kurt Cobain’in ölümünün üzerinden on yedi, Foo Fighters’ın son albümü üzerinden dört yıl geçmişken eski Nirvana davulcusu Dave Grohl, bu albümde de pop'a mavi boncuk dağıtan leziz punk rock şarkıları yapmaya devam ediyor ve bazı şarkılar hiç olmadığı kadar iyi!
Foo Fighters’ın 11 Nisan’da çıkan yeni albümü “Wasting Light”ın ilk dinleyişte öne çıkan özelliği daha sert, daha “grunge zamanlarının sonları” esanslı olması. Bunda, Nirvana ve Garbage’ın efsane prodüktörü Butch Vig ile çalışmış ve albümü Dave Grohl’un evinde analog olarak kaydetmiş olmalarının payı olmalı. Demek ki iyi albüm yapmanın sırrı, banyodan çıkıp beline havlu sarılı halde şarkı kaydedebilme lüksüymüş.
Üç gitarlı sound’ları (grubun konser gitaristi Pat Smear, artık resmen bir Foo Fighters üyesi) ölüyü mezardan çıkaracak kadar kuvvetli, mesela ‘White Limo’. ‘White Limo’, en ciddi heavy metalcinin bile kafa sallama fırsatını kaçırmak istemeyeceği cinsten bir metal şarkısı ve Wasting Light”ın ne kadar sürprizli bir albüm olduğunun ufak bir kanıtı. Daha fazlasını mı istedin? Nirvana basçısı Krist Novoselic’in konuk olduğu güzelim ballad ‘I Should Have Known’ hem sürprizlerin hem de Dave Grohl’un samimiyetle kalbini dinleyiciye açtığının kanıtı. “Bridges Burning’ ise son yıllardaki açılış şarkıları arasında açık ara birinci.Dave, albümü kapatan ‘Walk’ta “Ölmek istemiyorum, asla ölmek istemiyorum” diyor. Allah gecinden versin demiş miydik Dave? Uzun yıllar daha kükremeye devam edeceksin gibi görünüyor.
Çılgın Fanlar
Hepimizin hayranı olduğu en az bir müzik grubu veya müzisyen vardır. “Fazlası zarar, azı karar” durumu bu hayranlık için de geçerli; söz konusu çılgın müzik hayranları olunca sevginin de fazlası zaman zaman sorunlara yol açabiliyor.Hayranı olduğunuz sanatçıyı daha fazla sevemeyeceğinizi mi düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz çünkü ünlü müzisyenler kendilerine hastalık derecesinde bağlı fanlarından oldukça şikayetçi. Fanatizmin hedefi bir futbol takımı olmadığında da sonucun sağlıklı olmadığı belli; hangi aklı başında insan hayranı olduğu sanatçının üzerine doğru koşturup onu ezilme riskine atar ki? Bu tehlikeyi yaşayanlardan biri de Slash; sahneye ulaşıp kontrolden çıkan hayranının elinden ancak güvenlik görevlileri sayesinde kurtulmuş. Bu kazadan sağ salim çıkan Slash’in gitarının o kadar talihli olmayıp mahvolduğunu üzülerek ekleriz.
Fanların kendilerini kaybetmeleri için en büyük tetikleyicilerden biri konser ortamları. Sahne görünce kendini kaybeden bu insanlar sevdikleri müzisyenin yanına ulaşmak için her şeyi yapmaya hazırlar. “Sahneye çıkıp danseden kız” hepimizin alıştığı görüntüdür, hele fanımız sanatçıyla beraber dansediyorsa o anın hiç bitmemesini diler. Ama her güzel şeyin bir sonu vardır, kendisi sahneden inmezse güvenlik tarafından indirilmek zorunda kalacaktır; Michael Jackson’ı şaşırtan bir durumda olduğu gibi buna yerlerde tepinip ağlayarak tepki veren hayranlar olabilir.Konser dinlemeye gelen herkesin hayran olup olmadığını anlamanın bir yolu sahneye atılan şeyleri takip etmek. Sahneye çiçek atılması tipik bir görüntü olsa da ne yazık sanatçıların üzerine yüksek hızla gelen tek şey çiçekler olmuyor. Babyshambles solisti Pete Doherty her ne kadar sonradan inkâr etse de izleyenler bir Rusya konserinde kafasına çörek atıldığını ve Doherty’nin yere düşenleri alıp yediğini gördüklerini söylüyorlar. Yeni yetme star Justin Bieber’ın sahnede kafasına gelen su şisesi bu işin tehlikeli boyutlara gelebileceğini gösteriyor. Justin’in verdiği olgun tepki ise saldırganın aksine takdir edilesi.
Bieber günümüz yıldızları arasında fanları açısından belki de en büyük riskin altında. Kendisinin ve fanlarının yaşından kaynaklanan hormonal hezeyan gibi bir kulp bulabileceğimiz sebeplerden ötürü genç şarkıcı çeşitli tehlikeler atlatmış. Hayranlarından bir Segway’le kaçmaya çalışırken ezilme tehlikesi geçiren genç şarkıcının annesi de bir havaalanı karşılaması sırasında yere devrilip ezilme tehlikesi yaşamış. Avusturalya’da Bieber’in vereceği ücretsiz bir konser fanların birbirini ezmeye başlaması yüzünden iptal edilmek zorunda kalmış. Demek ki şan şöhret adeta bir süper kahraman gibi insanın kendisini ve etrafındakileri riske atması anlamına gelebiyor; “büyük ün büyük sorumluluk getirir”.
Tabii her sanatçı hayranlarına iyi davranacak diye bir durum söz konusu değil. “I Know You Want Me” parçasıyla tanıdığımız rapçi Pitbull, sahneye para saçan hayranına yumrukla karşılık vermiş. Bir diğer hayran döven şarkıcı ise şaşırtmayan bir isim: Amy Winehouse hayranlarının konser sırasında kendisini tutmaya çalışmasına bir sağ kroşeyle tepki göstermiş.
Hayranlar sevdikleri sanatçı adına en saçma şeylere bile para akıtma eğilimine sahip olabiliyorlar. John Lennon’un kullandığı bir klozet 2010 Ağustos’unda açık arttırmayla 14.740$’a sahibini bulmuş. Daha önceden de Lennon’un tasarladığı bir dolap iskeleti yaklaşık 43.000$’a satılmıştı. Fanların bu cömertliğini iyi bir amaç için kullanan sanatçılar da var; American Idol yıldızı Adam Lambert fanların bu müsrifliğini fark etmiş ve fan grupları arasında eğitim için bir bağış yarışması başlatmış. Topladıkları paralarla birinci sıraya oturmak için birbirleriyle rekabete giren gruplar sayesinde şu ana kadar 300.000$’ın üstünde bağış toplanmış. Hayran olunanın ünü ne kadar büyük olursa fanların çılgınlığı da o kadar büyüyor gibi. Tartışmasız bu konudaki en talihsiz olay John Lennon’un hasta bir fanı tarafından öldürülmesi. Fanların bu tehlikeli mizacı filmlere de konu olmuş durumda. Kuşkusuz bu konuda ilk akla gelen örnek Kevin Costner ve Whitney Houston’lı “Bodyguard” filmi. Sapık bir hayranı tarafından tehdit edilen bir şarkıcıyı konu alan hikâye hayal ürünü olmasına rağmen aslında gerçekten o kadar da uzak değil. Tıpta tehlikeli raddelere gelebilecek benzer durumlar için bir ruhsal bozukluk tanımı bile var; "Ünlü Tapınma Sendromu" olarak adlandırılan bu hastalık uç noktalarda hem hayran olana hem hayran olunana zarar verecek düzeylere geliyor.